Kayıtlar

Mayıs, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ellerde ve Ayaklarda Aşırı Terlemenin Nedenleri

Ellerde ve Ayaklarda Aşırı Terlemenin Nedenleri Nelerdir? Vücudumuz ısısını sürekli aynı sıcaklıkta tutmaktadır. Bunu yaparken terbezlerine büyük görevler düşmektedir. Hem vücuttaki ısıyı düşürmek hem de vücudumuzda bulunana fazla suyu dışarı atmak için terleriz. Terleme, sinir sisteminin verdiği komutlarla başlatılan ve ter bezleri tarafından yerine getirilen, bizim irademiz dışında gelişen vücut açısından hayati önem teşkil eden bir faaliyettir. Bizim isteğimiz dışında gerçekleştiği için refleks bir davranıştır. Oldukça önemli bir olay olan terleme her bölgede aynı şiddette olmaz, kimi yerde aşırı yapılır ve kimi yerde az olursa bu kişiyi rahatsız edici durumlara yol açar. Bazı kimselerin bu sebeple ellerinin avuç içleri çok terler. Böyle olunca da yazın tokalaşmak, sevdiği insanla el ele tutuşmak, avucunda bir nesne tutmak gibi faaliyetler sorun olmaya başlar. Avucumuza alarak yemeye başladığımız bir avuç çekirdek bir bakmışız su içinde kalmıştır. Artık onu yiyemeyiz bile. Yine ba

Bebek Sallanır Mı?

BEBEK UYUTMAK İÇİN SALLANIR MI? Bebeği uyutmak için sallamak bebek açısından son derece zararlı bir davranıştır. Toplumumuzda bir çok anne bilinçsiz bir şekilde bebekleri uyutmak için sallarlar. Hatta sallamaya tepki alamadıkları zaman daha hızlı sallayarak bebeği uyutmaya çalışırlar. Bu bebeklere zarar veren bir davranıştır ve tıpta bundan etkilenen bebekler hasta kabul edilir. Bu hastalığa da "Sarsılmış Bebek Sendromu" denir. Bebeklerin kafaları vücutlarına oranla büyük olur ve boyun kasları da zayıftır. Bu şekilde bebeği sallamak vücuttan çok bebeğin başının sallanmasına neden olur. Bu da beyin kanamasına, beyin damarlarında ve sinirlerde yırtıklara, göz içlerinde kanamaya ve daha kötüsü ölüme bile neden olabilir. Sarsılmış Bebek Sendromu'na yakalanan hastaların ortalama %30'unun durumu ölümle sonuçlanmaktadır. Bunun dışında kalan bölümün de yaklaşık yarısında zeka geriliği, görme bozukluğu, nöbet geçirme, felçlik gibi çok önemli hastalıklar hasta da hayatının so

Şizofreni Nasıl Bir Hastalıktır?

ŞİZOFRENİ NASIL BİR HASTALIK? Şizofreni toplumda çok sık rastlanılan psikolojik bir rahatsızlıktır. Toplumun %1'i ni doğrudan ve %5'ini dolaylı olarak etkileyen bu hastalık ciddi bir sorundur. Doğrudan etkilenen hastanın kendisi ve dolaylı olarak etkilenen ise hastanın ailesi ve diğer yakınlarıdır. Şizofreni hastalığına yakalanan bir kişi gerçekte olmayan sesler duyar, gerçek olmayan görüntüler, kişiler görür. İşitsel ve görsel bu halusinasyonlarla hastalık kendisini belli eder. Bunların yanısıra hezeyan dediğimiz kişi de anormal düşüncelerin ortaya çıkmasıdır. Bu hastalığın ileri safhalarında hastalar kendi düşsel alemlerinde yaşamaya başlar, hayaller görüp sesler duyarlar. İçine kapanmaya başlayan, sosyal çevresinden ve arkadaşlarından kopan, kimseyle konuşmayan kişilerde şizofreni belirtileri görülüyor olabilir. Bu tür davranışları olmaya başlayan ve olan kişilerin mutlaka doktora götürülmesi gerekmektedir. İçine kapanıklığın zamanla geçeceğini düşünerek bir çok kişi yakın

Çocuklarda Kalpte Üfürüm

ÇOCUKLARDA KALPTE ÜFÜRÜM NEDİR? Kalpte üfürüm dolaşımdaki kanın kalbin içindeki hareketinin düzensiz oluşudur. Bunun meydana geliş sebebi kan dolaşımındaki herhangi bir engeldir. Kalpte delik olması, damar tıkanıklığı, kalp kapaklarından birinde darlık olması gibi durumlar kanın akışında düzensizlik yapacağından üfürüme neden olur. Çocuklarda üfürüm duyulması her zaman ciddi nedenlerden kaynaklı olmayabilir. Masum üfürüm dediğimiz üfürüm çeşidi, çocuklarda görülen ateşli hastalıklar sırasında ya da ortada hiçbir sebep görülmezken ortaya çıkabilmektedir. Düşük şiddette olur. 2 yaşından 8 yaşına kadar olan çocuklarda görülen üfürümlerin en az yarısı masum üfürümlerdir. Doktorların işitsel dinleme cihazı olan steteskopla alınan üfürümlerin masum olup olmadığı her zaman anlaşılamayabilir. Bu tür durumda çocuk hastalıkları uzmanı, çocuk kardiyoloji uzmanı tarafından daha gelişmiş cihazlarla değerlendirme isteyebilir. İlgili aramalar: çocuklarda kalpte üfürüm nedir? kalpteki üfürüm neden

Turner Sendromu Neden Olur?

Turner Sendromu Neden Olur? Turner sendromu kadınlarda görülen bir rahatsızlıktır. Bu sendroma yaklaşık olarak 2000 kadından birinde rastlamaktayız. Tüm kromozomal hastalıklarda olduğu gibi Turner Sendromuna da ileri yaşta gebe kalan kadınlarda daha sık rastlanılmaktadır. Bu hastalığa neyin neden olduğu tam olarak bilinmemekle birlikte, ileri anne yaşının bir faktör olduğu bilinmektedir. Genetik hastalıklarda genellikle bir aile bireyinde bir hastalık varsa, o hastalığın ailenin gelecek diğer bireylerinde görülme riski bulunmaktadır. Fakat turner sendromu genetik bir hastalık olmasına karşılık tamamen rastlantısal bir durumdur. Bir ailenin bebeklerinden bir tanesinde turner sendromu olması diğerlerinde de olacağı ya da olma ihtimalinin fazla olacağı anlamına gelmez. Hastalığa neden olan şeyin rastlantısal bir dizilim bozukluğu olduğu düşünülür. Hastanın çevreden ya da başka etkenlerden ötürü bu hastalığı taşıdığı düşünülmez.

Turner Sendromu Nedir?

TURNER SENDROMU Turner sendromu kadınlarda görülen genetik bir hastalıktır. Kadın cinsinde 46 kromozom vardır. Bu kromozomların 2 tanesi seks kromozomlarıdır. Bu seks kromozomları XX kromozomlarıdır. Turner sendromunda kadınlarda olması gereken bu XX kromozomları yerine sadece 1 adet X kromozomu vardır. Kromozom yapısının meydana getirdiği bir bozukluk olduğundan genetik hastalıklar sınıfına girmektedir. Seks kromozomlarına bağlı bir eksiklik söz konusu ise tüm hücrelerde bir X kromozomu eksik olacaktır. Fakat bazı durumlarda hücre bölünmesi esnasında da bir kromozom eksik gidebilir. Eksik giden hücreler çoğalırken de bir X kromozomu yeni oluşan hücrelerde eksik olacaktır. Böyle bir çoğalma sonucu vücuttaki bir kısım hücrelerde 2X kromozomu varken bir kısmında ise 1X kromozomu olacaktır. Bu ortaya çıkan ikili tabloya mozaik formu diyoruz. Mozaik formlarda hastalığın şiddeti X kromozomunun 1 tanesi eksik olan hücrelerin sayısının fazlalığına göre artacaktır. İlgili aramalar: turner

Tükenmişlik Sendromu Neden Olur?

Tükenmişlik Sendromu Neden Olur? Tükenmişlik Sendromu diğer adıyla Burnout Sendromu genel olarak çalışan insanlarda görülen bir rahatsızlıktır. Genelde ortaya çıkma nedeni kişinin iş yerinden beklediği ya da iş yeriyle alakalı kendinden beklediği beklentilerini karşılayamamasıdır. Bilhassa hizmet sektöründe görülen tükenmişlik sendromu, kişinin; amirleri tarafından takdir edilmemesi, monoton bir çalışma hayatı sürmesi, kendini işine verememesi, işini sevmeyerek ya da zorunda olduğu için yapması, kapasitesinin altında işlerde çalıştırılması, işinin maddi anlamda karşılığını alamaması, kendisine karşı iş yerinde olumsuz davranışlar sergilenmesi, özel hayatında işini etkileyecek büyük olumsuz gelişmeler olması, yakalanılan bazı hastalıklar gibi çok farklı nedenlerden kaynaklanabilir. Tükenmişlik sendromu çalışma hayatında tanımlanmış diğer bazı psikolojik rahatsızlıklarla ve depresyon gibi rahatsızlıklarla çok kolay karıştırılabilir. Bu nedenle bir uzmana görünerek sorunun tam olarak ne

Kanser İlaçları (Sitotoksik İlaç Nedir?)

Kanser İlaçları (Sitotoksik İlaçlar) Çoğalmakta olan kanserli hücrelere zarar veren veya onları öldüren ilaçlardır. Bunlar kanser tedavisinde, ayrıca da BAĞIŞIKLIĞI BASKI ALTINA ALAN İLAÇLAR olarak kullanılır. Bu ilaçlar tablet şeklinde, enjeksiyon yoluyla ya da damardan verilebilir ve farklı etki mekanizmalarına sahip birkaç ilaç birlikte kullanılabilir. Kanser İlaçlarının Olası Yan Etkileri Bulantı, kusma, saç dökülmesi kanser ilaçlarının neden olduğu bazı yan etkilerdir. Çocuklarda kullanılacak kanser ilacı dozları Bu ilaçlar, öncelikle lösemi olmak üzere çocuklardaki bazı belirli kanserlerin tedavisinde kullanılmaktadır. Bu güçlü ilaçların, yakın bir uzman gözetimi altında kullanılması şarttır. Hastalara en fazla etkiyi en düşük oranda yan etkiyle sağlayacak dozlar verilmelidir. Dikkat Bu ilaçlar kanser hücreleri kadar sağlıklı hücreleri de etkilediklerinden zararlı yan etkiler söz konusu olabilir. Örneğin kemik iliği zarar görebilir ve kan hücrelerinin yapılması görevi

Kilo Kaybetmenin 7 Temel Sırrı

Resim
İnsanlar genellikle irade eksikliği nedeniyle kilo vermekte zorlanırlar. Kilo kaybetmek ne istediğinizi bilmek ve o hedefe varmak için gereken tüm kaynaklara sahip olduğunuzu tanımakla ilgilidir. Kilo kaybı hedeflerinize ulaşmak için önce kendinize inanmalısınız. Size vereceğimiz 7 anahtar strateji kilo kaybederken hedefinize odaklı kalmanıza yardımcı olacak. Kilo vermeye çalışıyorsanız hedeflerinize inanmak ve olumlu bir tutuma sahip olmak diyetinizi geliştirmek ve egzersiz yapmak kadar önemli olabilir. Sports International CEO’su Orhan Koral diyor ki; “Eğer kilo kaybederken kendinizi motive etmek için bir planınız varsa, başarı şansınız daha yüksek olur. Bu kaynaklar, ne istediğinizi, nasıl yapacağınızı ve kendinizi yol boyunca motive tutmak için ne yapmanız gerektiğini bilmeyi içerir." İşte kilo hedeflerinize ulaşmanızda size yardımcı olacak 7 özel strateji: 1. Başarınızın filmini çizin: Yolunuzda kalabilmek için bir eylem planı size yardımcı olur. Bir filme başlamadan önce yön

Genç Kalmanın Yeni Yolu: Oksijen Diyeti

Resim
Alzheimer, kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı gibi birçok kronik hastalığın günümüzde besinlerle, içeceklerle ve çevresel yollarla aldığımız oksidanlar sebebi ile oluştuğu biliniyor.  Oksidanlar, vücudumuza giren ve vücudumuzda oluşan serbest radikaller yani serbest oksijen türleri. Serbest radikaller, aynı zamanda DNA ve vücut proteinlerimize zarar vererek erken yaşlanmamıza yol açıyor. Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Şeber'in verdiği bilgilere göre, besinlerde bulunan bazı öğelerin antioksidan etkisi olduğu ve serbest radikallerin vücutta oluşturduğu zararlı etkileri yok ettiği biliniyor. Amerika Tarım Departmanı (USDA) besinlerdeki serbest radikal yok etme puanını ORAC puanı olarak ölçtü. Bu güne kadar besinlerin antioksidan değerleri birçok yol ile ölçülmesine karşın, bu puanlamanın şu ana kadar yapılmış olan en güvenilir puanlama olduğu düşünülüyor. Kısacası ORAC puanı yüksek besinler; kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltıyor ve yaşlanmayı geciktiriyor. Oksijen (Or

12 Adımda Yağlarınızı Yakın!

Resim
Bu öneriler vücudunuzdaki yağları yakmanızı kolaylaştıracak! İşte metabolizmayı çalıştırıp yağların yakılmasını sağlayacak 12 püf noktası... Arkadaşınız diyet yapmamasına rağmen yıllardır formunu korurken, siz ise adeta ‘su içsem yarıyor’ diyen gruba mı giriyorsunuz? Bunun nedeni belki de metabolizmanızın yavaş çalışmanızdan kaynaklanıyor olabilir. Yaz mevsimi yaklaşırken şimdi metabolizmayı hızlandırmanın tam zamanı! Metabolizma hızı, vücudun temel fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için kişinin bir günde ihtiyacı olan minimum enerji miktarı olarak tanımlanıyor. Metabolizmanın en büyük belirleyicisi ise bazal metabolizma hızı. Bu hız dinlenirken veya uyurken, bir başka deyişle hiçbir aktivite yapmadığımızda harcadığımız kalori miktarını kapsıyor ve günlük harcanan kalorinin yüzde 60-80 gibi büyük bir bölümünü oluşturuyor. Dolayısıyla bazal metabolizmanız hızlıysa şanslısınız, çünkü bu durumda vücudunuz enerji sağlamak için daha hızlı kalori yakıyor. Bunun aksine bazal metabolizma hız

Yaza Girerken Hem Kilo Verin Hem Sağlıklı Beslenin

Resim
Uzun ve çok soğuk bir kışın ardından birdenbire sıcak bir yazla karşılaştık. Kışın çok dikkat edilmeyen kilolar ve kilo verme üzerine verilen vaatleri de göz önünde bulundurursak bu sürece hazırlıksız yakalanmış olma ihtimaliniz çok yüksek… Hasretle beklediğimiz yaz mevsimiyle, üzerimizde kıyafetlerimiz hafiflemeye başlayınca görüntümüzü daha da önemser hale geldiğimizi dile getiren Hisar Intercontinental Hospital Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Karacanoğlu, "Birçoğumuzda fazla kiloları üzerimizden atma telaşı var. Ancak bunu tamamen yemeği kesmek yerine daha sağlıklı beslenerek ve sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirerek yapmak çok daha doğru. Çünkü havalar ısındıkça beslenme şeklimiz de değişiyor. Yaz mevsiminde sıcakların da etkisiyle vücutta fazla su kaybı meydana geliyor. Bu su kaybı kilo kaybı değildir, sizi yanıltmasın. Bunun sonucunda bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri baş gösterebiliyor" açıklamasında bulundu. Sağlıklı Beslenerek Kilo V

Spiral Çıkarıldıktan Ne Kadar Sonra Hamile Kalınır?

SPİRAL ÇIKARILDIKTAN HEMEN SONRA HAMİLE KALINABİLİR Mİ? Hormonlu spiral türü hem mekanik olarak gebeliği önler hem de yaydığı hormonal etkiyle rahim içinin gebeliğe daha elverişsiz hale gelmesini sağlar. Kullanım süresi 3 yıldır. Sadece mekanik açıdan etki gösteren bakırlı spirallerde ise bu kullanım süresi 10 yıla kadar çıkmaktadır. Spiraller takıldıktan hemen sonra işlevsel hale gelirler. Spiral çıkarıldıktan sonra gebeliği önleyici etkisi ortadan kalkar ve rahim gebe kalmaya elverişli hale gelir. Spiral sadece takılı olduğu süre boyunca rahim içerisini gebeliğe elverişsiz hale getirmektedir. Spiralin asıl etki alanı spermler üzerinedir. Spermlerin etkisiz hale getirir. Sperm yumurtaya ulaşsa ve döllenme gerçekleşse bile embriyonun rahme yerleşmesini engeller. Spiral çıkarıldıktan sonraki ilk 6 ay boyunca hamile kalamamak normal bir durum kabul edilir ve tedavi gerektiren bir durum değildir. Bu 6 aylık süreden sonra hamile kalamıyorsanız doktorunuzla görüşerek durumunuz hakkında b

Spiral Güvenilir Midir?

SPİRAL GÜVENLİ Mİ? Spiral güvenli mi sorusu hem spiralin insan sağlığı açısından güvenli olup olmadığını öğrenmek hem de spiralin hamile kalmayı önleyip önlemediğini sormak için sorulabilir. Bu sebeple de iki konu hakkında da bilgi vereceğiz. Spiral küçük de olsa cerrahi bir işlemdir. Cerrahi işlemlerin her insan için etkileri aynı olmaz. Basit bir arı sokması bile bazı insanlar için nasıl ölümcül etki edebiliyorsa, cerrahi işlemlerin de bünyeden bünyeye farklılık göstermesi normaldir. Spiral en güvenilir doğum kontrolü yöntemlerinden biridir ve ülkemizde ki kadınlarda da kullanımı giderek artmaktadır. Dünyada da spiralin kullanımı çok önemli rakamlara ulaşmıştır. Özellikle 10 yıla kadar uzun süreli koruma sağlaması tercih sebeplerinin başında gelir. Spiral taktıran kadınlardan bazılarında sancı, kanama, kahverengi renkte akıntı, titreme, ateş gibi yan bazı etkiler görülmektedir. Bu etkiler ciddiye alınması gereken ciddi semptomlardır. Bu tür bir durumda derhal doktorunuza başvurmal

Spiral Hamile Kalmayı Kesin Önler Mi?

SPİRAL TAKTIRMAK HAMİLE KALMAYI ENGELLER Mİ? Spiral dünyada yaygın olarak kullanılan güvenilir doğum kontrol yöntemlerinden bir tanesidir. Yine de doğum kontrol yöntemlerinin hemen hepsinde olduğu spiral taktırmak da %100 koruma sağlamayabilir. Doğum kontrol yöntemlerinde başarı oranını hesaplamak için özel bir ölçek bulunur. Bu ölçeğe Pearl Endeksi denir. Pearl endeksinde 1 sene boyunca 100 kadına doğum kontrol yöntemlerinden bir tanesi uygulanır ve bunun başarı oranı hesaplanır. Pearl endeksine göre 1 sene boyunca spiral taktıran her 1-3 kadının hamile kaldığı görülmektedir. Başarı oranı %100'e yakındır fakat %100 değildir. Spirallerin kullanım ömrü türüne göre değişmekle birlikte 3 ila 10 yıl arasında değişmektedir. Spirallerin kullanım süresi sonunda değiştirilmeleri gerekmektedir. İçeride kalması bir zarar vermese bile spiralin gebeliği önleyici etkisi olmayacağından hamile kalınabilir. Hormonlu spiralin kullanım ömrü 3 senedir. Bu süre sonunda değiştirilmeleri gerekmekted

Spiral Ne Zaman Taktırılır?

SPİRAL NE ZAMAN TAKTIRILIR? Spiral taktırmak için en uygun zaman adet dönemidir. Adet döneminin tercih edilmesinin nedeni bu dönemde rahim ağzının daha açık olmasıdır. Rahim ağzı daha açık olduğundan spiral daha kolay takılır ve daha az rahatsızlık hissi verir. Düşüğün ve kürtajın hemen sonrasında da spiral takılabilir fakat doktorlar bunu pek tercih etmezler. Bunun nedeni kürtaj ve düşük gibi olayların sonrasında kanama vb. bazı komplikasyonlar görülmektedir. Bu olayların hemen sonrasında spiral takıldığında kanama ya da başka bir patoloji olursa bunun kaynağı spiral mi yoksa kürtaj mı olup olmadığının anlaşılması daha da zor olmaktadır.

Spiral Taktırmanın Zararı Var Mı?

SPİRAL TAKTIRMANIN ZARARI VAR MI? Spiral taktırmak dış gebelik riskini biraz arttırır fakat spiral taktırmadan da dış gebelik riski vardır. Spiral taktırıp da dış gebelikle karşılaşanların çoğunluğu tesadüf olmakla birlikte yapılan araştırmalar az da olsa dış gebeliği arttırdığını göstermiştir. Spiral taktırdıktan sonra devamlı ya da ara sıra kanamalar görülüyorsa, kahverengi renkte akıntı geliyorsa ve ağrı görülüyorsa bu spiralde sorun olduğunun işaretidir. Spiralde sorun olduğunda öncelikle sorunu ortadan kaldırmaya yönelik tedavi uygulanır fakat bu genellikle pek sonuç vermez. Bu sebeple de spiral çıkarılarak hasta sorunlarından kurtulabilir. Spiral taktırdıktan sonra ağrı duyuluyorsa, ateş, titreme, kanama gibi belirtiler gözleniyorsa bu spiralden kaynaklı bir enfeksiyon oluşumunun habercisi olabilir. Vücuda dışarıdan giren her cisim gibi spiral de enfeksiyon riski taşır. Özellikle spiralden sonra görülen kanamalar mutlaka ciddiye alınması gereken sağlık problemleridir. Böyle b

Diüretik Nedir?

DİÜRETİK NEDİR? Böbrekler tarafından yapılarak vücuttan atılan idrar miktarını artıran maddelere diüretik denir. Bu maddelerden yapılan ilaçlara da diüretik ilaçlar diyoruz. Böylece vücuttaki fazla sıvıların boşaltılması mümkün olur. Bu ilaçlar kalp, böbrek veya karaciğer hastalıkları nedeniyle vücutta birikmiş olan fazladan sıvıların boşalmasını sağlar. Yine bu ilaçlar, hafif yüksek tansiyonun tedavisinde de işe yarar. DİÜRETİKLERİN YAN ETKİLERİ Deri döküntüleri, göz kararması, dermansızlık, uyuşma, el ve ayaklarda karıncalanma, aşırı potasyum kaybı gibi yan etkileri bulunur.

Bronkodilatör Nedir?

BRONKODİLATÖR NEDİR? Bronşları genişleten (bronkodilatör) ilaçlar akciğerlere giden hava geçitleri olan bronşlardaki kas spazmına bağlı daralmayı ortadan kaldıran ilaçlardır. Bronşları genişleterek daha fazla oksijen almalarını sağlarlar. Astım gibi hastalıklarda soluk alıp vermeyi kolaylaştıran bu ilaçlar daha çok sprey şeklinde kullanılır ama tablet, şurup veya fitil şeklinde de bulunabilir. Acil durumlarda (örneğin şiddetli astım nöbetlerinde) bunların enjeksiyon yoluyla kullanılması ya da doğrudan mikrogranüller içeren kapsüllerin özel bir alet içerisinde kırılarak nefesle birlikte vücuda çekilerek alınması da mümkündür. Bronkodilatörlerin etkisi genellikle 3-12 saat devam eder. Nefes alıp vermede sıkıntı çeken kişiye dakikalar içerisinde büyük bir rahatlama verirler. Bronkodilatörlerin Yan Etkileri Kalp atım sayısında yükselme, çarpıntı, titreme, başağrısı, göz kararması. Bronkodilatörler Çocuklarda Nasıl Kullanılır? Çocuklardaki bronşlar genellikle, astım nedeniyle veya

Spiral Nedir?

SPİRAL NEDİR? Spiral yani diğer bir deyişle rahim içi araç (RİA) doğum kontrolü yöntemlerinden bir tanesidir. Rahim içerisine yerleştirilen T şeklinde plastik bir alettir. 5-10 yıl kadar rahim içerisinde kalabilen spiral, uzun süreli bir doğum kontrol yöntemidir. Bu sürenin uzayıp kısalması spiralin çeşidine ve kalitesine göre değişiklik gösterir. SPİRAL NASIL GEBELİĞİ ÖNLER? Spiral takıldıktan sonra vücut yabancı olan bu cisme reaksiyon gösterir. Bölgede oluşturulan iltihabi reaksiyon sonucu bu bölgeye ulaşan spermler etkisiz hale geliyor ve yumurtanın döllenmesi engelleniyor. Sperm yumurtaya ulaşsa ve döllenme gerçekleşse bile yumurtanın rahim duvarına yapışmasına engel olur. Böylece gebelik engellenir. SPİRAL NASIL TAKILIR? Spiral taktırmak basit olsa da cerrahi bir operasyondur. Genelde uzmanlar spiral takarken lokal anestezi kullanırlar ya da anestezi kullanmazlar. Spiral takılırken genel anestezi pek kullanmazlar. Fakat hormonlu spiral gibi daha geniş spiral türleri kullanı

Tükenmişlik Sendromu Nedir?

TÜKENMİŞLİK SENDROMU NEDİR? Tükenmişlik sendromu, işe karşı bir isteksizlik, geri çekilme durumu olarak kendini gösterir. Ciddi bir psikolojik rahatsızlık olan depresyona benzeyen özellikleri bulunur. Bu sebeple de bazen depresyonla karıştırılmaktadır. Tükenmiş sendromunu depresyondan ayıran en belirgin özellik kişinin sadece çalışma hayatına karşı soğukluk ve kaygı duymasıdır. Bunun dışında depresyonda olduğu gibi kişinin kendine ilişkin duyduğu olumsuz düşünceler ve mutsuzluk hissiyatı yoktur. Tükenmişlik sendromuna kapılan kişinin kendisi bile depresyon geçirdiğini düşünebilir. Tükenmişlik sendromu her yaşta insanda görülebilir fakat daha çok iş hayatı olan insanlarda görülmektedir. Çalışan insanların yaklaşık olarak %80'ı tükenmişlik sendromu geçirme riski taşımaktadır. Özellikle ağır şartlarda çalışan ve iş yerinde psikolojik ve fiziksel baskılara maruz kalan kişilerde yakalanma şansı çok daha fazladır. TÜKENMİŞLİK SENDROMUNUN TEDAVİSİ Tükenmişlik sendromunun tedavisi vard

Antipiretik Nedir?

Antipiretik Nedir? (Ateş Düşürücüler) Yükselmiş olan vücut sıcaklığını düşüren ilaçlardır. En çok kulanılanlar aspirin ve parasetamoldür. Bunların her ikisi de aynı zamanda ağrı kesici etkiye sahiptir. Bu iki taraflı etki, söz konusu ilaçların soğuk algınlığı gibi hastalıklarda da işimize yaramasını sağlamaktadır. Ateşi olmayan yani normal vücut sıcaklığına sahip bir insan bu ilaçlardan kullandığında vücut ısısını daha da aşağıya çekme gibi bir durum söz konusu olmaz. Beynimizde vücut ısısını bir termostat gibi sabit bir sıcaklıkta tutmaya yarayan, vücut ısısının dengesini koruyan merkez vardır. Antipiretikler bu merkezi duyarsızlaştırlar ve vücudun ateş düşürmek için çalışmasını sağlarlar. Antipiretiklerin birçoğu vücuda bu şekilde eder fakat bazıları ateşin yükselmesine neden olan etkene yönelik kullanılırlar. Ateşin yükselmesine neden olan etken ortadan kalkınca ateş de normal düzeyine gelir. Ateşin yükselmesi, bağışıklık sistemimizin bazı hastalıklar karşısında vücutta gösterdi

Antienflamatuvar İlaçlar

Antienflamatuvar İlaç Nedir? İltihabı azaltmakta kullanılan ilaçlardır. İltihap enfeksiyonlarda ve romatoid artrit, damla (gut) hastalığı gibi çeşitli rahatsızlıklarda görülür ve bir bölgede kızarıklık, sıcaklık, şişlik, ağrı ve buraya gelen kan miktarının artması şeklinde ortaya çıkar. Antienflamatuvar olarak kullanılan başlıca üç grup ilaç vardır: Aspirin gibi ağrı kesiciler; artrit ve kas hastalıkları tedavisinde kullanılan indometasin gibi steroid yapıda olmayan antlenflamatuvar ilaçlar ve kortikosteroidler. Bu son grup derideki veya gözdeki iltihaplarda krem veya göz damlası şeklinde kullanılabilir fakat bazı istisnalar dışında kronik romatizmal hastalık tedavisinde sık başvurulan ilaçlar değildir. Yan Etkiler Deri döküntüleri, midede tahriş ve bazen kanama, işitme bozuklukları ve hırıltılı solunum. Çocuklarda Kullanılacak Dozlar Çocuklarda daha çok kortikosteroidler ve steroid yapıda olmayan antienflamatuvar ilaçlar kullanılır. Aspirin, (ancak bu ilaç, çocuklarda dikkatli

Antihipertansif İlaç Nedir?

ANTİHİPERTANSİF İLAÇLAR Kan basıncını yani tansiyonu düşüren ilaçlardır. Beta blokerler, idrar söktürücü ilaçlar, enzim intihibitörleri veya reseptör blokerleri (kan basıncını kontrol eden hormonların etkilerini değiştirirler) ve kalsiyum kanal blokerleri (kalbin ve atardamarların hücre-içi kimyasını değiştiren ilaçlardır); en fazla kullanılan tansiyon düşürü ilaçlardır. Antihipertansif İlaçların Yan Etkileri Göz kararması, deri döküntüleri, iktidarsızlık, geceleri kabus görme ve uyku hali.

Kusmayı Önleyen İlaçlar (Antiemetikler)

Kusma durduran ilaçlar (Anti-emetikler) Bulantıyı ve kusmaları durdurmak için kullanılan ilaçlardır. Bunların birçoğu, aynı zamanda baş dönmesini de engeller. Bu grupta bazı belirli Antihistaminik ilaçlar (özellikle araç tutmasının ve kulak hastalıklarının neden olduğu bulantılarda), Antispazmodik ilaçlar ve bazı belirli trankilizanlar yer alır. Bu ilaçlar asıl sorunu çoğu zaman maskelediğinden kusma nedeninin bilinmediği hastalarda ya da kusmaların çok uzun süre devam etmeyeceği bilinen gastroenterit gibi hastalarda genellikle kullanılmazlar. Bu ilaçlar gebelerde, kusmaların çok şiddetli olması durumunda kullanılmaktadır.

İshal Durdurucu İlaçlar

İshal Durdurucu İlaçlar İshali kontrol ve tedavi etmek için kullanılan ilaçlardır. Bunlar bağırsaktaki fazla suyu ve zehirli maddeleri emen ilaçlar (kaolin, bizmut bileşikleri, kalsiyum karbonat içerenler) ve bağırsak kasılmalarını azaltarak tuvalete daha seyrek gidilmesini sağlayanlar (kodein, morfin gibi) olmak üzere iki çeşittirler. Olası yan etkiler: Kabızlık Bu ilaçlar ishali durdurmakla birlikte buna yol açan nedeni tedavi etmezler ve toksinlere ya da enfeksiyonlara bağlı ishallerin daha uzun süre devam etmesine yol açabilirler. Bu nedenle de doktora danışılmaksızın bir günden daha uzun süre kullanılmaları sakıncalıdır. İshal tedavisi sırasında bol miktarda sıvı içilmesi şarttır.

Doğru yiyerek zayıflamanın tüyoları

Resim
Fazla kilolarınız ne yediğinizden çok mutfağınızda hangi gıdalara yer verdiğinizle ilgilidir. Eğer doğru yiyecekleri satın almasını bilirseniz fazla kilolarınızdan da kısa sürede kurtulabilirsiniz. İşte size süpermarkette sağlık yiyecekler seçebilmenizi sağlayacak bazı ipuçları… Fark etmeden diyetle size akıllı alışveriş tüyolarını veriyorum. Sağlığınız için doğru yiyecekler seçerek fazla kilolara geri dönmemek üzere veda edebilirsiniz. - Gökkuşağının renklerinin keyfini çıkarın –  Sene boyunca elinizin altında bulunan rengarenk sebze ve meyve yelpazesinden yararlanın. Yerel çiftlik marketlerinde veya sebze reyonundaki haftanın özel ürününe dikkat edin. - Kalsiyum için sütü tercih edin –  Marketteki bir sürü kalsiyum açısından zenginleştirilmiş meyve sularıyla süt yerine bunları tercih etmek oldukça kışkırtıcı. Kalsiyum açısından zenginleştirilmiş meyve suları kemik yapıcı besinleri içermezler. - Tam tahılları tercih edin –  Tam tahıllılar rafine kuzenlerine oranla daha fazla lif, vita

İşlemeyen vücut yağ bağlar!

Resim
Sürekli yiyip yan gelip yatarsanız ya da tüm gün masa başında yiyip içip hareketsiz çalışırsanız vücudunuzun yağ bağlamasını engelleyemezsiniz.  Hiç yemeyen biri de kilo alabilir. O halde ne yapmalısınız? Vücudunuz neden yağ depolar, hızlı yağ yakmak için ne yapmalısınız? Diyette yağ alımını kesmek kilo verme sürecini hızlandırır mı? Uzmanlara göre yapılan en yaygın hatalardan biri çok az yemek. Bu, metabolizmanın yavaşlamasına neden olur, vücut olanı koruma moduna girer. Vücudun enerji seviyesini ve metabolik işlemleri sürdürebilmesi için belli bir miktar besine ihtiyaç vardır ve bu nedenle çok az yağ tüketmek de bir problemdir. Diğer bir yaygın hata da sürdürülebilir olmayan bir diyeti takip etmektir. Hızlı zayıflama diye bir kavram yoktur.  Doğru bir diyet, hızlı bir incelme değil kilo sorununa uzun vadeli bir çözüm getirmelidir. Çok az yemek genellikle kilo kaybının hızının artmasını sağlayacaksa da, sürdürülebilir olmadığından yetersiz beslenmeye sebep olabilir. Ayrıca, karbonhidr

Dakikalarla gelen sağlıklı zayıflık

Resim
Günlük hayatınızda bu dakikalar sağlıklı bir yaşam sürmeniz için size yardımcı oluyor. 30 saniyede iştahınızı kesin Yemeklerinizde kırmızı ve yeşil biberi bolca kullanmaya özen gösterin fakat aşırıya kaçmamaya dikkat edin. Siz yemeğinizi yavaş yavaş yerken biberle lezzetlendirdiğiniz yemekler beyninize hızla tokluk sinyalleri iletmeye başlayacak ve böylece size daha az yemek yemeye itecek.  5 dakika japonlar gibi öğlen uyuyun Hem ruhunuzu hem de vücudunuzu canlı tutacak, sizi stresten uzaklaştıracak ve keyif verecek bir yöntemdir öğlen uykusu.. Üstelik kilonuzu korumanıza da yardımcı olur. Çünkü uyku, yağ yakmayı sağlayan ve açlığı kontrol altına alan hormonları düzenleyici niteliktedir. Japonların bunda usta olduklarını incecik vücutlarından anlayabiliz. En iyisi öğle yemeğinden sonra en az beş dakika kadar uyumaktır. 10 dakika egzersiz öncesi doğru beslenin Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, glisemik indeksi (GI) düşük besinler tüketen kişilerin, tüketmeyen kişilere oranla daha

Antikonvülsif (Antikonvülzan) İlaç Nedir?

ANTİKONVÜLZİF İLAÇLAR Antikonvülsif ilaçlar Sara nöbetlerinin önlenmesinde veya tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Bunlar genellikle, günde en az iki defa kullanılır. Yan etki olasılığını azaltmak için en uygun dozun, her hasta için ayrı ayrı hesaplanması gerekir. Kandaki ilaç düzeylerini izlemek amacıyla çok zaman kan veya tükürük testleri kullanılır. Bu ilaçlar genelikle uzun süre ve kişideki nöbetler 2-4 yıl süreyle hiç tekrar etmeyinceye kadar kullanılmaktadır. Çocuklarda kullanılan dozlar Grand mal tipi sara nöbetleri olan çocuklarda en çok kullanılan ilaçlar Fenitoin, Sodyum valproat ve Karbamazepindir. Bunlar dalgınlık, mide-bağırsak bozuklukları, deri döküntüsü, kıllarda çoğalma, diş etlerinde kalınlaşma, lenf bezlerinde büyüme, kan anomalileri ve karaciğer hasarı gibi yan etkiler yapabilir. Fenobarbital, davranış bozukluklarına neden olabilmesi yüzünden çocuklarda daha seyrek kullanılmaktadır. Petit mal tipi sara nöbetler (çocuk gözlerini yukarı diker ve işitmez, görmez b

Antikoagülan Nedir?

ANTİKOAGÜLAN Kanın pıhtılaşmasını önleyen ya da diğer deyişle kanı sulandıran ilaçlardır. Heparin, Kumarin, Sodyum, Potasyum Sitrat, Dikumârol, EDTA, Varfarin, Ürokinaz, Siklokumarol, Plazmin, Streptokinaz, ve Sreptodornaz antikoagülan etkili ilaçlardır. Kanın pıhtılaşma oranı yüksek seviyelere gelirse damarları tıkayabilir. Hayati önemi olan bir organa giden damarların tıkanması hayati tehlike arz eder. Oluşmuş kan pıhtıları antikoagülanlar tarafından çözülemez. Bunu trombolitik ilaçlar kullanarak yaparız. Olası yan etkilerini sayacak olursak; burun veya diş eti kanamalarının veya deri altındaki morlukların (çürükler) meydana gelmesi kolaylaşır. İdrarda veya dışkıda kan görülebilir. ANTİKOAGÜLAN İLAÇLARI KULLANIRKEN DİKKAT! Antikoagülanlar, aspirin dahil diğer İlaçlarla reaksiyona girebilir. Bu ilaçları kullananan kişiler başka bir ilaç almadan önce doktora mutlaka danışmalıdır. Böylece antikoagülanın etkisinde değişiklik olmaz. Devamlı antikoagülan kullanıyorsanız, bunu belirt

Antibiyotik Nedir?

ANTİBİYOTİK Çoğu zaman küf, mantar, bakteri gibi canlı organizmalardan elde edilen ve vücuttaki bakterileri öldürmek ya da bunların çoğalmasını önlemek amacıyla kullanılan ilaçlardır. Günümüzdeki antibiyotiklerin bazıları, doğal olanların sentetik yolla elde edilen değişik şekilleridir. Herhangi bir çeşit antibiyotik bazı belirli bakteriler karşısında etkiliyse de, yeni bulunan bazı antibiyotikler çok sayıda bakteri enfeksiyonu karşısında başarı sağlayabilmektedir. Bazen bir bakteri bir antibiyotik karşısında direnç kazanabilir; böyle bir bakteriye etki edecek antibiyotikler laboratuvar testleriyle belirlenir. Virüslere karşı etkili hiçbir antibiyotik yoktur. Bu sebeple grip gibi virüs hastalıklarında antibiyotik kullanmak yararsız olacaktır. ANTİBİYOTİKLERİN YAN ETKİLERİ Antibiyotiklerin olası yan etkileri; Bulantı, kusma ve ishal. Bazı kimseler bazı belirli antibiyotiklere karşı alerjik olabilir ve bunları kullandıklarında deri döküntüleri, ateş yükselmesi, eklem ağrıları, şişlikl

Anti-Asitler

Anti-asitler Mide asidini etkisiz duruma getirip mide ekşimesi ve benzeri belirtileri ortadan kaldıran ilaçlardır. Bunların içerisinde sodyum bikarbonat, kalsiyum karbonat, alüminyum hidroksit ve/veya magnezyum trisilikat gibi basit kimyasal maddeler vardır. Olası yan etkiler geğirme (sodyum bikarbonatlı antiasitlerde), kabızlık (alüminyum veya kalsiyum içerenlerde) ve ishal (magnezyum içerenlerde). Anti-asitlerle birlikte başka bir ilaç daha kullanıyorsanız; doktora danışın. Böbrekleri hasta olanlar bu ilaçları ancak, doktor verdiği takdirde kullanmalıdır. İlgili aramalar: anti asit nedir? antiasitler neye yarar? anti asit ilaçlar ne için kullanılır?

İlaç Kullanırken Nelere Dikkat Edilmelidir?

İLAÇ KULLANIRKEN NELERE DİKKAT ETMELİ? Her gün yeni yeni ilaçlar keşfedilmektedir. Nitekim yirmi yıl kadar önce sık sık kullanılan ilaçlardan birçoğu yerini, daha tehlikesiz şekilde etki eden ve etki alanı daha geniş olan bu yeni ilaçlara bırakmıştır. Herhangi bir ilaç kullanırken alınacak birkaç küçük önlemle, bunun tehlikesiz ve etkili bir şekilde işe yaramasını sağlamak mümkündür. Belirtilen dozu hiçbir zaman aşmayın, ilacın ne zaman veya ne sıklıkta alınacağı konusunda en küçük bir şüpheniz varsa, doktora sorun, (örneğin bazı ilaçların en iyi şekilde etki edebilmeleri İçin, yemeklerde alınmaları şarttır). Genel bir kural olarak ilaç kullanırken alkol almayın; çünkü alkol, bazı belirli ilaçların etkilerini şiddetlendirir. Belirtiler ortadan kalksa ve ilacı kullanmak artık size gereksiz gibi gözükse bile, size yazılan kürü tamamlayın; yani ilacı doktorun verdiği dozda ve tespit ettiği süre boyunca kullanın. Aksi takdirde tam iyileşmemeniz mümkündür. Antibiyotik ilaçlar genelde 1 ha

Ağrı Kesici (Analjezik) Nedir?

Ağrı kesiciler (Analjezikler) Bunlar ağrı hissini gideren ilaçlardır. Birçoğu aynı zamanda iltihap giderici ve ateş düşürücü özellikler de taşır. Başlıca üç çeşit ağrı kesici vardır: Hafif ağrı tedavisinde kullanılan aspirin, parasetamol gibi hafif etkide olanlar; çoğu zaman kas ağrılarında ve eklemlerdeki ağrı ve sızılarda kullanılan antienflamatuvar ilaçlar ve; genellikle kimyasal bakımdan morfine yakın olan, şiddetli ağrılar karşısında kullanılan narkotik ağrı kesiciler. Ağrı kesicinin yan etkileri Bulantı, kabızlık, göz kararması, yalnızca narkotik ağrı kesicilerde olmak üzere ilaca bağımlılık ve tolerans gelişmesi, (Diğer iki çeşit ağrı kesicideki yan etkiler için bkz. Antienflamatuvar İlaçlar ve ateş düşürücü İlaçlar) Çocuklarda kullanılacak dozlar Eczanelerde reçetesiz satılan şurup şeklindeki parasetamol, çocuklardaki ateş yükselmeleri ve ağrılar karşısında kullanabileceğimiz en tehlikesiz ağrı kesicidir ve çoğu zaman büyükler tarafından kullanılan aspirin ise, bazı be

Laparoskopi Ne Zaman Yapılır?

Laparoskopi Ne Zaman Yapılır? Laparoskopi, karın hastalıklarının tetkikinde kullanılan bir çeşit endoskopi yöntemidir (Bakınız Endoskopi ). Yani karında küçük bir delik açılır, buradan mikro bir kamera sokulur ve kameranın görüşü doktorun karşısındaki monitöre aktarılır ve doktor tarafından bu şekilde karın içerisi incelenir ve gerekirse doktor buradan aldığı görüntüyle hastanın tedavisi için müdahale de yapabilir. Günümüzde kapalı ameliyat dediğimiz ameliyat tekniği de bu şekilde yapılmaktadır. Bir çok cerrahi branşta kullanılan laparoskopi çoğu zaman kadınlarda kısırlık sorunuyla ilgili olarak uygulanır. Kadının gebe kalmasını engelleyen bir sorun oluğ olmadığına bu yöntem yardımıyla bakılır. Bunun yanısıra doğum kontrol yöntemi olan tüplerin bağlanması da laparoskopi ile yapılabilir. Yöntem genellikle genel anestezi altında uygulanır. Karında iki küçük kesik yapılır; bu yarıklardan birinden sokulan genişçe bir iğneyle içeriye karbondioksit verilerek karın şişirilir, ikinci yarıkt

Laparotomi Nedir?

Laparotomi Doktorun, karın boşluğunun içini görmesini sağlayan bir ameliyattır. Genellikle kesin teşhis konulmayan karın hastalıklarında kullanılır. Laparotomi Nasıl Yapılır? Karın duvarı kesilerek açılır (bu kesitin yapılacağı yer, sorunun muhtemel nedenine göre değişir). Aynı yerden girilerek tedavi (örneğin iltihaplı apandisitin çıkarılması) uygulanması da çoğu zaman mümkün olmaktadır.

Emziren Anneler İlaç Kullanabilir Mi?

Bebeğini Emziren Anneler İlaç Kullanabilir Mi? Bebeğinizi emziriyorsanız, basit bir ağrı kesici bile olsa, herhangi bir ilaç almadan önce mutlaka doktora danışmanız gerekir. Doktor gerçekten çok gerekli olmadığı sürece size ilaç vermekten kaçınacaktır. Aslında birçok ilaç ya anne sütüne önemsiz bir miktarda geçer ya da sütten bebeğe geçse bile bebek açısından tehlikesizdir. İlaç almanız zorunluysa ve bunun bebeğe zarar vermesi mümkünse, bebeğinizi emzirmekten bir süre için vazgeçmeniz ve onu mamayla beslemeniz gerekebilir. Ancak bu süreden sonra yine bebeğinizi emzirmek istiyorsanız, mamayla beslenme sırasında sütünüzü sık sık göğüslerinizden boşaltıp atmanız gerekir. Çünkü ilacın geçtiği süt, göğüslerinizden siz dışarı atmadan çıkmaz. Zaten bu sütü dışarı atmazsanız emzirmeyi atlatmanın bir faydası olmaz.

Gebelikte İlaç Kullanılır Mı?

Gebelikte İlaç kullanılması Gebelik sırasında, anne karnındaki bebeğin gelişmesini tehlikeye sokabilecek herhangi bir ilacın kullanılmaması son derece önemlidir. Hemen hemen bütün ilaçlar annede dolaşımdan sonra, anne karnındaki bebeğe geçer. Bazı ilaçların tehlikesiz oldukları kesin bilinmektedir ama diğerleri gebelik sırasında bazı belirli durumlarda ve zamanlarda alındıkları takdirde doğacak bebeğin sağlığını tehlikeye sokabilirler. Bu nedenle eğer gebeyseniz veya gebe kalmayı düşünüyorsanız, reçetesiz satılanlar da dahil olmak üzere her tür ilacı almadan önce mutlaka doktora danışın. Uzun süreden beri sürüp giden bir hastalığınız varsa bununla ilgili ilaçların nasıl kullanılacağı, doktor tarafından size söylenecektir. Hem alkolün hem de sigaranın, doğacak bebeğin sağlığı üzerinde olumsuz etki yaptıkları bilinmektedir. Gebelik sırasında kansızlığı önlemek amacıyla demir içeren ilaçlar ve bazı vitamin takviyeleri verilmesi doğaldır. Bulantı ve kusmalar çok şiddetliyse doktorunuz s

Ultrason Hakkında Kısa Bilgi

ULTRASON HAKKINDA KISA BİLGİ Ultrason (Ultrasound), iç organların, özellikle de karaciğer ve böbrekler gibi karın ve pelvis organlarının ağrısız, tehlikesiz bir şekilde tetkik edilmesine olanak sağlayan bir yöntemdir. Günümüzde özellikle gebelik muayenelerinde çok sık kullanılmaktadır. Anne karnındaki bebeğin görüntüsünü alarak bebeğin sağlığı, gelişimi, pozisyonu açısından fikir sahibi olunmasını sağlar. ULTRASON NASIL ÇALIŞIR? Vücut dokularına son derece yüksek frekanslı ses dalgaları (ultra ses) gönderilir. Bunlar iç organlara çarparak yansır ve bazı özel yazılımlar sayesinde ekranda görülebilen ya da fotoğrafı çekilebilen bir görüntü şekline dönüştürülür. Bu yöntemle kistleri, tümörleri veya diğer şişkinlikleri görmek mümkündür. Uçabilen tek memeli hayvan olan yarasalar da gözleri olmadığı halde çevrelerini çok iyi bir şekilde görebilir ve çok keskin manevralar yapabilirler. Yarasalar da çevreye insan kulağının duyamayacağı frekansta ultra ses dalgaları gönderir ve bu ses dalg

Kolesistografi Nedir?

Kolesistografi Safra kesesindeki ve kanallardaki hastalıkların teşhisinde kullanılan özel bir tetkik yöntemidir. Röntgen filmlerinde gözüken özel bir madde tablet şeklinde alınır ve daha sonra bu maddenin safra kesesinden ve kanallarından geçerken filmi çekilir.

Hamilelikte Nefes Darlığı Neden Olur?

HAMİLELİKTE NEFES DARLIĞININ NEDENLERİ NELERDİR? Hamileliğin 28. haftasından sonra nefes darlığı sık görülen bir rahatsızlıktır. Çünkü hamilelik ilerledikçe rahim genişler ve genişleyen rahim karındaki organları yukarı doğru yani göğüs boşluğuna doğru iter. Bu durumda diyaframın ve ciğerleri hareketleri kısıtlanır. Hamilelikte nefes darlığı şikayeti hamileliğin son ayına girildiğinde bebeğin artık pelvise girmesiyle son bulmaya başlar. Eğer anne aşırı kilolu ise ya da sigara kullanıyorsa nefes darlığı 28. haftadan daha önce de başlayabilir. Eğer hiçbir iş yapmıyor ve oturduğunuz yerde nefes nefese kalıyorsanız bu acil bir müdahale gerektirecek bir durum olabilir. Derhal doktora başvurmalısınız. Hamileliğin ilk aylarında nefes darlığı görülmesi normal bir durum değildir. Böyle bir şikayet söz konusu ise bu duruma; kan hacmindeki ani bir artış, fazla kilolar ya da var olan kansızlık problemi neden oluyor olabilir. Bu durumda hemen doktorunuza başvurarak nefes darlığı nedeninizi öğre

Antidepresan İlaç Nedir?

ANTİDEPRESAN NEDİR? ANTİDEPRESAN İLAÇLAR NE İŞE YARAR? Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlara antidepresan ilaçlar denir. Bunlar trisiklik ilaçlar, bunların türevleri ve; monoamin oksidaz (MAO) inhibitörleri olarak başlıca iki gruptur. Yan etkileri daha ağır olduğundan ikinci grup ilaçlar genellikle trisiklik ilaçlara cevap veremeyecek derecede ağır depresyon hastalarına uygulanır. Antidepresan ilaçların yan etkileri; dalgınlık, ağız kuruması, kabızlık, flu(bulanık) görme, idrar yapmada zorlanma, titreme, terleme, bayılma, çarpıntı, baş ağrısı ve deri döküntüsü gibi olumsuz etkilerdir. MAO inhibitörleri dediğimiz 2. grup antidepresan ilaçlar birçok gıda maddesi ve diğer ilaçlarla birlikte vücuda alındığında olumsuz reaksiyona girebilirler. Bu durumda kan basıncı tehlikeli düzeylere gelecek şekilde artabilir. Bu tür ağır antidepresan ilaçlar kullananların, kullandıklarını çevresindeki diğer kişilerin bilmesini sağlayacak uyarıcı bir kart taşımaları gerekir. Antidepresan ilaç kull

Antihistaminik Nedir?

Antihistaminik Nedir? Antihistaminik İlaçlar Ne İşe Yarar? Histamin adı verilen bir maddenin serbest kalmasına bağlı olarak allerjik reaksiyonları ve belirtilerin ortadan kaldırılmasında kullanılan maddeler antihistamin, bu maddeler ile yapılmış ilaçlara da antihistaminik ilaçlar denir. Burun akması ve göz sulanması(allerjik rinit), kaşıntı ve ürtiker(kurdeşen), bu türden allerjik belirtilerden bazılarıdır. Antihistaminik ilaçlar ağızdan alınabileceği gibi sprey şeklinde ya da krem şeklinde de haricen uygulanabilir. Antihistaminik ilaçlar iç kulakta bulunan denge organlarını da etkilerler. Bu özelliğinden dolayı araç tutan kişilerde bulantı ve kusmaya karşı iyi gelmektedir. Bu ilaçların yatıştırıcı etkileri de bulunmaktadır. Bu sebeple doktorlar tarafından uykusuzluk için de reçete edilebilmektedir. Ayrıca bu sedatif etkiden dolayı ameliyatlar öncesinde kullanıldığında hastanın gevşemesini ve hafif şekilde dalgınlaşması sağlamaktadır. Bazı antihistaminik grup ilaçlar mide asitleri

Vitiligonun Tedavisi Nedir?

VİTİLİGONUN TEDAVİSİ Vitiligo tedavisi zor ve sabır isteyen bir hastalıktır. Vitiligo için çok fazla tedavi yöntemi geliştirilmiştir fakat hemen hempsinde de tedaviye yanıt verme direnci ve süresi kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Vitiligonun tedavisinde cilde dışarıdan sürerek kullanılabilen bazı kortizonlu ürünler kullanılır. Bu ürünler "topikal kortikosteroid" olarak adlandırılır. Bunun dışında kalsinörin inhibitörü, antioksidan denilen bazı kremler de vitiligonun tedavisi için kullanılan diğer tıbbi ürünlerdir. Fototerapi de dediğimiz ışık tedavisi de kullanılarak olumlu sonuçlar elde edilmektedir. Işın tedavisinde bir taraftan deriye rengini veren melanositler maruz kaldıkları yıkıma karşı korunurlar ve diğer taraftan bu renk hücreleri uyarılıp çoğalmaları sağlanır. Vitiligo için bu tedavi yöntemi kullanılacaksa mikrofototerapi dediğimiz sadece vitiligolu alanlara ışık uygulaması yapılmalıdır. Aksi halde normal alanların renginde de koyulaşma görülebilir ve renk

Vitiligo Neden Olur?

VİTİLİGONUN NEDENLERİ Vitiligo hastalığının kesin nedeni günümüzde bile tam olarak bilinmemekte fakat bununla ilgili bazı teoriler ortaya atılmaktadır. Bunlardan birincisi otoimmun teori olarak adlandırılan teoridir. Bu birinci teoriye göre aktif lenfosit hücreleri, deriye rengini veren melanosit hücrelerini yok etmektedir. Melanosit hücrelerinin yok edildiği bölgelerde deri rengini alamadığı için saf beyaz halde kalıyor. İkinci teori Nörojenik teori olarak adlandırılmaktadır. Bunda da yine melanosit hücrelerinin yıkımı söz konusudur. Fakat burada yıkıma uğratan sinir hücreleridir. 3. teoride ise vücuda dışarıdan giren bazı zehirli (toksik) maddelerin melanositlere hasar vererek, onların işlevini yerine getirmesine engel olmasıdır. Bunun dışında ağır psikolojik sorunların da vitiligonun nedenleri arasında sayılmaktadır. Tüm bu teorilere rağmen göz önüne alınması gereken önemli bir nokta da vitiligo hastalığının kalıtsal bir özellik taşımasıdır. Yaklaşık olarak her 100 vitiligo hast

Vitiligo Hastalığı Nedir?

Resim
VİTİLİGO NEDİR? Vitiligo vücutta cildin çeşitli yerlerinde beyaz lekeler şeklinde ortaya çıkan bir hastalıktır. Vitiligo melanosit dediğimiz deriye renk veren hücrelerin kaybı sonucu ortaya çıkar. Doğru şekilde görevini yerine getiremeyen sinir hücreleri melanosit hücrelerine zarar veren maddeleri üretirler. Otoimmün sistem dediğimiz bağışıklık sistemi bu durumda melanositleri vücuda zarar veren bir madde gibi anlar bu sebeple de yıkımına sebep olur. Vitiligo hastası olan insanlara, çoğu kişi bulaşabileceği düşüncesiyle dokunmak istemez fakat vitiligo bulaşıcı bir hastalık değildir. Genelde 20-50 yaş grubu arasında görülse de çok daha ileri yaşlarda ya da doğar doğmaz vitiligolu olan kişilere de rastlamaktayız. Vitiligo hızlı gelişim gösteren bir hastalık olsa da yavaş seyreder. Bilhassa ağız ve göz çevresinde, cinsel organların bulunduğu bölgelerde, koltuk altı gibi kıvrımlarda, ellerde ayaklarda görülen bir hastalıktır. İç organlara herhangi bir olumsuz etkisi yoktur. Hastanın sad

Topuk Çatlağının Tedavisi Nedir?

TOPUK ÇATLAKLARININ TEDAVİSİ Topuk çatlağı sorunu yaşıyorsak ve topuk çatlağına neden olabilecek herhangi başka bir hastalığımız yok ise topuk çatlaklarımız bakımsızlıktan kaynaklı ortaya çıkıyor olabilir. Bunun için ayak bakımımızı düzenli olarak yapmayı alışkanlık haline getirmemiz gereklidir. Yorucu bir günün ardından akşam eve geldiğimizde küçük bir leğen içerisinde ılık su koyup ayaklarımızı içerisinde 10-15 dakika kadar bekletebiliriz. Su içerisine bir kaşık elma sirkesi de ilave edersek sudan alacağımız etkiyi azami seviyeye çıkarmış oluruz. Daha sonra ayağımızdaki kalın ölü derileri topuk taşı sürüp temizledikten sonra nemlendiricili bir ayak bakım kremi sürerek ayak bakımımızı tamamlamış oluruz. Yaptığımız bakımlardan olumlu bir netice alamıyorsak dermatologdan ya da cilt bakım uzmanından yardım alabiliriz. Diyabet hastalarında ayakların bakımı ve tedavisi özel bir tedavi gerektirir. Bu yüzden şeker hastaları mutlaka uzman bir doktor gözetiminde ayak tedavisini yapmalıdır.

Çarpıntı Nedir?

ÇARPINTI Kalp hareketlerinin hızlanarak kalbin vuruş sayısının 1 dakikada 100'den fazla olması durumuna çarpıntı denir. Çarpıntı durumunda kalbin hızının yanısıra çoğu kez çarpma şiddetinin de arttığı gözlenir. Çarpıntı çoğu zaman fiziksel yönden sağlıklı kişilerde görülmektedir ve stres, bunalım gibi ruhsal nedenler çarpıntıyı tetiklemektedir. Bu tür çarpıntılarda kalple ilgili bir sorun yoktur. Kişiler genelde kalp hastalıkları olduğunu düşünür ve korku yaşarlar fakat durum tamamen ruhsal problemlerden kaynaklanmaktadır. Bunun tedavisi de ancak stresten uzak durma, dinlenme ve yatıştırıcı ilaçlar yardımıyla mümkündür. İlgili aramalar: çarpıntı nedir? çarpıntı neden olur?

Topuk Çatlağı Neden Olur?

TOPUK ÇATLAĞI NEDEN OLUR? Topuk çatlağı pek çok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bunlar dış nedenler olabileceği gibi bazı hastalıklardan kaynaklı da topuk çatlakları ortaya çıkabilir. Ayrıca kadınlarda menopoz dönemine girildiğinde menopoz döneminin olumsuz bir çok etkisinden biri de cilt kuruluğu ve kilo alımıdır. Bunlar da topuk çatlaklarına sebep olabilmektedir. Hızlı kilo alıp vermek vücuttaki diğer çatlaklar gibi topuk çatlağının da en büyük nedenlerinden biridir. Aşırı kilolu kişilerin topuklarındaki basınç doğal olarak normal kiloya sahip bir insana göre daha fazla olur. Topuk üzerindeki bu baskı sonucu topuk çatlaklarına neden olur. Kişi de bir de cilt kuruluğu varsa topuk çatlağı olma ihtimali çok daha fazla artacaktır. Bazı hastalıkların da topuk çatlağına sebep olabildiğini söylemiştik. Bu hastalıkların başında mantar gelmektedir. Ayak mantarı olanlarda ayak derisinde kalınlaşma, kuruluk, pullanma ve dökülmeler olur. Bunlarda topuklarda çatlak oluşma riskini oldukça